16.05.2025
6 Dakika
Anadolu'nun güneybatı ucunda yer alan ve günümüzde Muğla ve Aydın illerinin yanı sıra Denizli’nin batısını kapsayan bölge, Antik Çağ'da Karya olarak adlandırılırdı. Bölgenin, kendine özgü bir uygarlık inşa eden Karyalıların yurdu olduğu düşünülür ve burada farklı uygarlıkların kültürel etkileşimlerinden de izler taşıyan tarihî yerleşimler bulunur. Bölgedeki duvar resimlerinin de işaret ettiği üzere, insan yerleşiminin MÖ 8. binyıla uzandığı Karya'dan günümüze birçok antik kent kalmıştır. Her biri Türkiye'yi ziyaret eden tarih meraklıları için önemli çekim merkezleri olan bu antik kentlerden dördünü, ilgi çekici bilgiler eşliğinde ele alacağız.
Labraunda’nın kökeninin, MÖ 4. yüzyıldan önce ilkel bir tapınak ve çınar koruluğundan oluşan bir ibadet alanına dayandığı düşünülmektedir. Bu antik kente dair bir diğer önemli varsayım da o dönemde bölgede egemen olan Hekatomnidlerin, buradaki mistik atmosferden faydalanarak Labraunda’yı bir propaganda mekanı olarak kullanmalarıdır. Günümüzde Muğla sınırlarında bulunan Labraunda’nın kalıntılarını ziyaret ettiğinizde siz de bu büyüleyici havayı deneyimleyebilir, mitolojik anlatının bir parçası olan yarık kayadan akan suyu içebilir, bir kutsal alan etrafında şekillenmiş yerleşimdeki merdivenlere oturup ritüellere katılan Antik Çağ insanlarını düşleyebilirsiniz.
Aydın'da yer alan ve tarihi MÖ 3. yüzyıla kadar uzanan Nysa antik kentinde, Plüton, Kore ve Dionysos gibi birçok mitolojik karakterin izlerine rastlayabileceğiniz iyi korunmuş bir tiyatro yapısını, kalıntılarından ihtişamını hayal etmenin mümkün olduğu Stadion'u, Geç Helenistik Dönem'e tarihlenen geniş Agora'yı ve Anadolu'nun en geniş orta avlusuna (palaestra) sahip Gymnasium'larından birini görebilirsiniz. Antik Çağ'ın büyüsünü derinlemesine hissedeceğiniz bu antik kentin anıtsal girişinden adım atarak kendinizi yüzyıllar öncesinin gezginlerinden biri gibi hayal edebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Afrodisias, Antik Çağ'a ait dev bir mermer sanatı atölyesi olarak düşünülebilir. Şehrin baş tanrıçası olan Afrodit'e adanan kutsal alanıyla ve eşsiz mermer eserleriyle öne çıkan antik kent hem tarih hem de sanat meraklılarının mutlaka görmesi gereken örenyerleri arasındadır. Anadolu'daki ana geçiş yollarına uzak bir konumda olmasının yarattığı şansla iyi korunan bu yerleşim, üstün değere sahip mermer heykeltıraşlık eserlere ve mimari unsurlara ev sahipliği yapmıştır. Yüzyıllar öncesinin eşsiz ustalığı ve zenginliğini yansıtan bu muhteşem antik kenti mutlaka görmelisiniz.
MS 2. yüzyıldan günümüze ulaşan ve Anadolu'nun en iyi korunmuş tapınaklarından birine ev sahipliği yapan Euromos antik kenti, Muğla sınırlarında yer alır. Kentin dış kesimindeki tapınakta, Arkaik Çağ'da inşa edilmiş en az 3-4 farklı yapıya ait parçalar bulunmuştur. Bu da alanın çok daha eski dönemlerden beri dinsel bir merkez olarak kullanıldığına işaret etmektedir. Antik Çağ'da Mylasa'dan sonra bölgenin en önemli şehirlerinden biri olan Euromos'ta 2.000 kişi kapasiteli bir tiyatronun kalıntılarını, sur duvarlarını ve savunma sistemine ait kulelerden günümüze ulaşanları da görmeniz mümkündür.
Herodot'a göre Anadolu’nun yerli halkı olan ve adlarını kurucu hükümdarlarından alan Karyalıların yaşadığı bu topraklarda keşfedilecekler, tabii ki bu dört antik kentle sınırlı değildir. Antik Çağ'ın Yedi Harikası'ndan biri olarak kabul edilen Halikarnas Mozolosi'nin kalıntılarının da arasında bulunduğu birçok benzersiz eseri görebileceğiniz bölgeyi gezi planınıza mutlaka almalısınız. Güneşin ve denizin keyfini çıkarabileceğiniz Türkiye’nin en güzel tatil noktalarından olan Aydın ve Muğla’da tarihle iç içe bir yolculuğa da çıkabilirsiniz. Turkish Museums bloglarını inceleyerek ilginizi çekebilecek ve seyahat planınızı şekillendirmenize yardımcı olacak pek çok içerik bulabilirsiniz. Turkish Museums sayfalarındaki diğer blogları görüntülemek için tıklayın!