24.12.2021
5 Dakika
Aralık ayının bitmesine sayılı günler kala, hepimizi tatlı bir telaş sardı. Heyecanla bekliyoruz yeni bir yılın başlamasını. Yeni başlangıçlar, yaşamımızda değiştirmek istediğimiz şeyler hem kendimiz hem çevremiz hem de yaşadığımız dünya için dileklerimiz ise şimdiden belli bile.
Takvimler her yıl 31 Aralık’ı gösterdiğinde bizler için başlıyor “yeni yıl kutlaması”. Ritüellerimiz ise çoğu zaman aynı: Yeni yıl dileklerimiz aklımızda, hatta belki de adım atmak için yeni yılın ilk dakikalarını bekliyoruz heyecanla. Kimimiz ailemizle harika bir yılbaşı gecesi geçirecekken kimimiz de en sevdiğimiz arkadaşlarımızla neşe dolu bir geceyi paylaşmayı seçiyoruz. Sevdiğimiz insanları mutlu etmek ve yeni yılın onlara harikalar getirmesini dilemek için aldığımız hediyeler de kavuşuyor sahiplerine. Keyifli bir akşam yemeği, geçmiş yılın güldüren ya da hüzünlendiren olaylarının kısa bir sohbeti, bolca kahkaha, belki biraz hüzün ama umut dolu bir bekleyiş. Sonra başlıyor geri sayım… 10, 9, 8… … 3, 2,1 ve MUTLU YILLAR!
Günümüzde yeni yılı bu şekilde karşılıyoruz. Peki antik dönemlerde yeni bir yılın gelişi nasıl kutlanıyordu hiç düşündünüz mü? Nasıl karşılıyordu insanlar yeni yılı? Alışkanlıklar günümüzden çok mu farklıydı yoksa biz hâlâ belki de farkında olmadan onların ritüellerini mi devam ettiriyoruz?
Bu yazımızda sizleri antik dönemde bir yılbaşı kutlamasına götürüyor ve Hititlerin yeni yılı neden ve nasıl kutladıklarını birlikte keşfediyoruz!
Yeni yılın gelişi, antik dönemde de en az günümüzdeki kadar önemliydi. O dönemin insanları da bizler gibi bir araya gelerek yeni yılın tatlı heyecanını paylaşıyorlardı. Fakat günümüze göre ufak bir farklılık vardı. Bildiğiniz üzere bizler yeni yılı ocak ayında kutluyoruz. İşler antik dönemlere gelince bu durum birazcık değişiyor. Antik dönemde yılbaşı bizlere göre biraz “geç” kutlanıyordu. Yaklaşık 2-3 ay kadar…
Sizler “Öyle şey olur mu? Yeni yıl ocakta kutlanır!” demeden hemen araya girelim. Çoğu medeniyet baharın gelmesi ve tohumların ekim zamanının başlamasını müjdeleyen mart ayının ilk gününü, yeni yılın başlangıcı olarak kabul ediyordu. Zorlu geçen bir kışın sona ermesini ve doğanın yeniden canlanışını düşündüğünüzde yeni yılın martta kutlanması çok da mantıksız gelmiyor değil mi? Zira tarım medeniyetleri için kutlamaya değer olan doğanın tarımsal üretim için yeniden canlanmasıydı. Bu yeni bir ekim sezonunun, dolayısı ile aslında “yeni bir yılın” başlamasıydı.
Hititler, doğanın canlanması ile birlikte bereketli ve güzel bir yıl için yılbaşı kutlamalarına ve ritüellerine başlıyorlardı. Yeni yılın başlaması, doğanın canlanması ve bereket tanrısı Telipinu’nun dönmesi anlamına geliyordu. Peki ya doğanın canlanmasının ilk işareti neydi? Crocus adı verilen çiğdemin ilk çiçeğini açmasıyla doğanın canlandığı kabul ediliyor ve yeni yıl hazırlıklarına başlanıyordu. Umarız bu çiğdem sevgili okurlarımızın içinde de şimdi ilk çiçeğini verir ve okurlarımız muhteşem bir yeni yıl geçirirler.
Sıra geldi yeni yıl ritüellerine… Hititlerin de en az günümüz insanları kadar gelecekteki yıla dair beklenti ve dilekleri vardı. Fakat onlar dileklerini tanrıları adına sundukları kurban ve sunular eşliğinde diliyor ve yeni yılı kutluyorlardı. Kutlamalar sırasında hayvanlar kurban ediliyor, tahıl ve içecekler ise tanrılarına sunuluyordu. Zorlu bir kış geçirmiş olmalılar değil mi?
Hititlerde en az bereket tanrısı Telipinu kadar önemli bir tanrı daha vardı: Fırtına tanrısı. Yağmurun yağmasını bu tanrıya bağlayan Hititler, Telipinu için yaptıkları kutlama ve ritüelleri onun için de yapıyorlardı. Bu törenler, şehrin dışındaki Akitu tapınağında ve Yazılıkaya açık hava tapınağında gerçekleştiriliyordu. Yazılıkaya açık hava tapınağının yakınlarında su kaynaklarının bulunması sebebiyle, bölgenin kutlamalar için daha fazla tercih edilmiş olabileceği düşünülüyor.
Her ne kadar ritüeller, kutlama tarzları ve hatta yeni yıl kutlamalarının tarihleri değişse de yeni yıl, antik çağlardan günümüze tüm medeniyetlerin kendi inanç ve geleneklerine göre kutlamaya devam ettiği belki de tek ortak kavram. Çünkü hepimiz her daim gelecek için umutlanmaya ve gelecek daha güzel günlere inanmaya devam ediyoruz.
Sevgili okurlarımıza, bereket tanrısının hayatlarından hiç eksik olmadığı, üretimin ve gelişimin en yüksek seviyede olduğu, sağlık ve sevgi dolu, bizimle beraber keyifle keşfetmeye devam edecekleri bir yıl diliyoruz.
Mutlu Yıllar!