16.12.2022
5 Dakika
Türkiye’nin en önemli tarihi yerleşimlerinden biri olan Hatay, birçok medeniyetin gelip geçtiği ve geçmişinin zenginliğini günümüzdeki kozmopolit yapısıyla da sürdürmeye devam eden bir şehirdir. Farklı kültür ve inançların bir arada varlığını sürdürdüğü Hatay’ın atmosferine bu çeşitliliğin yansıdığını söylemek mümkün. Günümüzden 4000 yıl önce inşa edilmiş Hitit saraylarının kalıntılarından Hristiyanlığın doğumuna tanıklık eden mağara kiliselerine kadar görülmeye değer birçok tarihi kalıntıya sahip olan şehrin son yıllarda kendinden sıkça söz ettiren gastronomik değerlere de sahip olduğunu belirtelim. Hatay’ın zengin mutfağındaki lezzetleri tadacağınız bir gezide mutlaka görmeniz gereken yerlere gelin birlikte bir göz atalım.
Helenistik Dönemde Seleucia Pieria olarak adlandırılan ve Samandağ yakınlarında bulunan Çevlik Ören Yeri, Makedon İmparatorluğu’nun önemli kumandanların biri olan Selevkos Nikator’un hanedanlığında kurduğu merkezlerden birinin kalıntılarını barındırır. Tarihi ve doğal güzelliğin iç içe geçtiği bir alan olan Çevlik Ören Yeri’nde günümüzden 2000 yıl önce insan eliyle yapıldığına inanması güç olan Titus Tüneli de bulunur. Şehre ulaşması muhtemel sel sularını yönlendirerek kenti su baskınlarından korumak amacıyla tümüyle dağın içine oyulan tünel görülmeye değer bir yapıdır. Ayrıca halk arasında Beşikli Mağara olarak isimlendirilen kaya mezarları da ören yerinin mutlaka görülmesi gereken kalıntıları arasında yer alır.
İskenderun’da bulunan müze, özellikle denizcilik tarihine ve denizcilerin tarihte kullandıkları nesnelere ilgi duyanlar için mutlaka görülmesi gereken bir mekân. Barbaros Hayrettin Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa ve Rauf Orbay gibi önemli Türk denizcilere adanmış salonları bulunan İskenderun Deniz Müzesi’nde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün yatı Savarona’ya ayrılmış bir salon da bulunmaktadır.
Toplam alanı 3250 metrekareyi aşan ve mozaikleriyle dünyanın en önemli mozaik müzelerinden biri olan Hatay Arkeoloji Müzesi aynı zamanda oldukça geniş bir sikke koleksiyonuna da sahiptir. Hatay çevresinde yapılan kazılarda elde edilen kalıntıların sergilendiği müzede, sanatsal değeri ve mükemmel işçiliğiyle dikkat çeken Antakya Lahdi gibi eserler de bulunur. Müzenin en önemli eserlerinden biri de Hitit Kralı Şuppiluliuma’nın devasa heykelidir. Heykel etkileyici görsel üslubu, boyutları ve arkasında yer alan Luvice yazıt ile gerçekten görülmeye değer bir tarihi eserdir.
Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan St. Pierre tarafından kurulan ve erken dönemde Hristiyanlığın yayılmasında önemli bir rol oynayan yapının dünyadaki ilk mağara kilisesi olduğunu söylemek mümkündür. Hz. İsa’nın öğretisine inananların kendilerine ilk defa burada “Hristiyan” adını verdikleri de bilinmektedir. Günümüzde St. Pierre Anıt Müzesi olarak anılsa da Hristiyanlık için özel bir yere sahip olan ve Katolik mezhebinin her yıl 29 Haziran’da özel bir ayin düzenlediği kilise, mimari özellikleri ve tabanında bulunan mozaikleri ile de görülmeye değer bir yapıdır.
Kendini Hristiyanlığa adayan St. Simon isimli keşişin inzivaya çekildiği yer olduğu düşünülen ve dağlık bir bölgede bulunan St. Simon Manastırı, MS. 6. yüzyılda inşa edilmiştir. Yaşadığı dönemde hastalıklara şifa verdiğine inanılan St. Simon’un bir sütun üzerinde 40 yıl geçirdiği yer olarak da bilinen yapı, tarihi boyunca insanların yoğun olarak ziyaret ettiği bir mekân olmuştur. Alanda kısmen kayaya oyularak inşa edilen 3 kilise, bir vaftizhane ve St. Simon’un sütunu bulunur. Hristiyan dünyası açısından önemli bir ziyaret mekânı olan manastır, Hatay’ın mutlaka görülmesi gereken tarihi değerlerinden biridir.