9.02.2024
6 Dakika
Antik Paflagonya bölgesinde yer alan ve bilinen geçmişi MÖ 3000 yıllarına kadar uzanan Safranbolu ilçesi, tarihi boyunca birçok uygarlığın yerleşimine tanıklık eder. Ancak Safranbolu’nun günümüzdeki kültürel miras değerini kazanmasında en büyük katkıyı, bölgeye egemen olanlar arasında bir devletin sağladığını söyleyebiliriz. 14. yüzyılda şehri egemenliği altına alan Osmanlı Devleti’nin yönetiminde, dönemin kervan yolları üzerinde önemli bir merkez haline gelen Safranbolu, gelişen ve zenginleşen bir şehir olur. Elde ettiği bu zenginlik sayesinde kamusal ve sivil mimari alanlarında ciddi ilerlemeler kaydeden bölge, günümüzde de ziyaretçilerini yüzlerce yıl öncesine götürerek tipik bir Osmanlı şehrinin deneyimlenmesini sağlıyor. Gelin, bütün bu özellikleriyle UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne girmeye hak kazanan Safranbolu’nun benzersiz niteliklerine birlikte göz atalım.
Üç farklı tarihi semti bulunan Safranbolu’da, hem bölgenin Doğu ve Batı arasındaki ticaret yolunun üzerinde yer almasının hem de Osmanlı toplumundaki kültürel çeşitliliğin yansımaları gözlenir. Bu semtlerden biri olan Çukur, tarihi ilçenin merkezindeki çarşı bölgesini içine alır. Tarihi semtlerden bir diğeri olan Kıranköy ise Safranbolu’nun geçmişteki gayrimüslim mahallesidir. Bağlar semti ise birçok tarihi şehirde bulunan, büyük bahçeler içinde müstakil evlerin yer aldığı ve kentliler için yazlık işlevi gören bir bölgedir. Elbette Safranbolu’yu asıl öne çıkaran, bu sokaklardaki yapıların benzersiz mimarileridir.
Safranbolu’daki tarihi semtlerin dar sokaklarında sıra sıra dizili tarihi yapılar, sadece cephelerinin sunduğu özel manzaralarla bile ziyaretçileri bir zaman yolculuğuna çıkarır. Ağırlıklı olarak ahşaptan yapılmış bu evlerde sokağa bakan cephelerin penceresiz olması bir toplumun kültürel özelliklerinin mimariyi nasıl biçimlendirdiğine iyi bir örnektir. Ayrıca gömme dolap, şömine, raf gibi iç mimari ve dekorasyon unsurlarına da rastlanan bu yapıların tavanlarındaki bezemeler oldukça dikkat çekicidir. Şehir planlamasındaki konumları, cepheleri ve iç mekanları ile dünyanın en önemli kültürel mirasları arasında yer alan bu yapıları mutlaka yerinde görmelisiniz. Elbette, Safranbolu’ya gittiğinizde yüzyıllar öncesinin kent dokusu ve geleneksel mimarisinin yanı sıra mutlaka görmeniz gereken birçok tarihi ve kültürel değer de vardır. Gelin, bunlardan birkaçını birlikte tanıyalım.
19. yüzyılın başlarında inşa edilen ve özgün bir Türk evi niteliğinde olan yapı, 18. ve 19. yüzyıllarda Safranbolu’daki gündelik yaşamı ve kültürel atmosferi gözlemleyebileceğiniz bir müze ev olarak düzenlenmiştir. Kaymakamlar Evi’ni ziyaret ederek, orijinal haliyle korunmuş ve Osmanlı toplumunun geleneksel yaşamını yansıtan bu atmosferi deneyimleyebilirsiniz.
17. yüzyılda kesme taş ve molozla inşa edilmiş Cinci Han ve Hamamı, Safranbolu’nun tarihi atmosferinin en görkemli ve ilgi çekici parçaları arasında yer alır. Cinci Han’ın revaklarının gerisinde, yüzyıllar öncesinin gezginlerini ağırlamış odalara adım attığınızda zamanda bir yolculuğa çıkabilir, günümüzde de faaliyette olan Cinci Hamamı’nda harika bir hamam deneyimi yaşayabilirsiniz.
Yemeniciler Arastası, Safranbolu’nun merkezinde konumlanmış ve şehri ziyaret edenlerin uğrak noktası olan tarihi çarşılardan biridir. Köprülü Mehmet Paşa Cami yakınlarında yer alan ve bitişik nizamda 48 ahşap dükkandan oluşan çarşı, yemeni denilen ayakkabının üretildiği tarihi bir lonca çarşısıdır. Bu çarşıyı gezerken, tarihi dükkanların yanı sıra Ahmet Demirezen Yemenicilik Müzesi’ni de ziyaret edebilirsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu’ndaki özgün şehir planlamasının görülebileceği bir merkez olan Safranbolu’yu ziyaret ettiğinizde Hıdırlık Tepesi, Tarihi Saat Kulesi, Yörük Köyü gibi kültürel varlıkların yanı sıra İncekaya Su Kemeri, Tokatlı Kanyonu ve Bulak Mencilis Mağarası’nı da görmeyi unutmayın. Benzersiz tarihi eserleri ve görülmeye değer doğal güzellikleriyle Safranbolu büyüleyici bir yolculuk vadediyor.