Aydın Magesia Ören Yeri
Yarışlar Kenti:
MAGNESİA AD MAEANDRUM
(MENDERES MAGNESİASI)
Gümüşdağ (Thorax) yamaçlarının, antik Lethaios’a (Gümüşçay) ulaştığı yerde Arkaik Dönem'den beri var olan Artemis Leukophryene Tapınağı’nın olduğu konumda MÖ. 400’lerde yeniden kurulan ikinci (bugünkü) Magnesia antik dönemden bu yana "Magnesia ad Maeandrum" (Menderes Magnesiası) olarak tanımlanır. İonia’da, Ephesos, Priene, Tralleis üçgeni ortasında, bu kentleri birbirine bağlayan yollar üzerinde önemli bir ticari ve stratejik konuma sahip bir kentti. Tahıl üretimi ve bugün olduğu gibi inciriyle ünlüydü. Büyük İskender'den (MÖ 336–323) sonra, önce Seleukos, daha sonra da Pergamon Krallığı’na bağlı kaldığı yıllar ise kentin en görkemli dönemi olmuştur.
Roma İmparatorluğu zamanında Magnesia bağımsız bir kentti ve MS 3.yy’a ait kent sikkelerinde kendisini Asia'nın (Anadolu'nun) 7. kenti olarak nitelendirmekteydi. Anadolu’daki en erken Hristiyan cemaatlerinden birinin Magnesia’da olduğu, belki de Aziz İgnatius’a ait olabilecek bir şapelle desteklenmektedir. Bizans İmparatorluğu dönemindeyse, 12.yy'a kadar piskoposluk merkezi olduğu bilinmektedir.
Magnesia antik kentler içinde ulaşılması en kolay kentlerden biridir. Bodrum Otoyolu sonlanmadan” Magnesia” çıkışıyla kente 2 km sonra ulaşılır. Aydın’ın Germencik ilçesi, Tekin mahallesi sınırları içinde, Ortaklar-Söke karayolunun içinden geçtiği antik kent, 1842-43'te Fransız arkeolog ve gezgin Charles Texier 1891–93 arasında Berlin Müzeleri adına Carl Humann tarafından kazılmıştır. Son kazılar 1984 yılında Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünce başlatılmıştır. 1986 yılından bu yana da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Karabük Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Orhan Bingöl başkanlığında sürdürülmektedir.
Magnesia’nın önemini kanıtlayan göstergelerden biri antik dönem mimar ve yazarlarından Vitruvius'un “Mimarlık Üzerine On Kitap” adlı eserinde önemle yer verdiği mimar Hermogenes’in pseudodipteros planlı başyapıtı olduğunu belirttiği Artemis Leukophryene Tapınağı’nın Magnesia ad Meandrum'da olmasıdır.
Tapınağın batı cephesinin mevcut elamanları restore için yeterlidir. Kentin antik dönemde bu tapınakla başlayan ünü, günümüzde de bu yapının elemanlarının Louvre ve Berlin Pergamon müzelerinde sergileniyor olmalarıyla sürmektedir. Magnesia’nın önemini vurgulayan bir diğer gösterge, bu dönemde başladığını bildiğimiz olimpik Artemis Oyunları için çevresindeki ünlü kentlere meydan okurcasına 40.000 kişilik stadyumunu mermerden yapan bir kent olmasıdır. Spor, at ve müzik alanındaki yarışmalar için yapılan stadion korunma durumu, yazıtları ve podyumundaki kabartmalarla bilinen tek örnektir.
Bu ünle ulaştığı itibarlı konumunu heykelcilikle çok daha ileriye götürdüğünü, bir odasında yedi, bir diğerinde sekiz ve 2018 yılında da yine tek bir odada yedi heykelin bir arada bulunmuş olması da ayrıca vurgulamaktadır. Homeros’un Odyssea adlı eserinden esinlenerek yapılmış Skylla başlığı ve diğer buluntular heykelcilik okulunun Magnesia’daki sürekliliğini göstermektedir.
Agorasının ortasındaki Zeus tapınağının, çoğu betondan üretilmiş cephesi bile bugün Berlin’de kentin önemini sergilerken, kalıntıları Magnesia’da toprak altındadır.
Agorada son yapılan çalışmalarla hiç bilinmeyen diğer bir önemli yönüne ilişkin belgeler ortaya çıkarılmış ve stoaların duvar ve sütunları fresklerle bezeli alt galerilerinin olduğu saptanmıştır.
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler