Kars il merkezine 42 km mesafede bulunan ve Ani köyü sınırları içerisindeki Ani örenyeri, Türkiye-Ermenistan sınırını ayıran Arpaçay nehrinin batısında volkanik bir arazi üzerine kurulmuş Doğu Anadolu bölgesinin en büyük örenyeridir.
Prehistorik dönemde bugünkü antik şehrin dışında Bostanlar deresi ve Harmanyeri olarak bilinen alanlardaki ilk yerleşmeler Kalkolitik, Eski Tunç Çağı, Demir Çağına kadar devam etmiş, örenyerinde surlar içerisindeki yerleşme ise M.S.4.yüzyılda İç kalede başlamış ve bin yıllık yerleşim antik şehirde aralıksız devam etmiştir.
İpek Yolu üzerinde bir ticaret şehri olan ve birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ani şehrinde yapılan dini, idari, askeri ve sivil mimari örneklerden günümüze ulaşan 21 adet mimari ( tapınak, kilise, saray ,kervansar, camii, hamam, değirmen vb.) yapı ile örenyerini çevreleyen surlar en önemli mimari unsurları oluşturmaktadır. 1497 tarihinde coğrafi keşifler sırasında Ümit burnunun keşfedilmesi sonrasında Akdeniz merkezli ticaretin Atlas okyanusu üzerinden yapılmaya başlaması İpek yolunun önemini azaltmış, bunun sonucunda 16.yüzyıl başlarında şehir nüfusu göç nedeniyle azalmış , 17.yüzyılda ise antik şehir tamamen boşalmıştırÖrenyerinde ayakta kalmış önemli anıtsal mimari yapıların dışında çeşitli depremler, savaşlar yada diğer fiziksel tahribatlar sebebiyle yıkılan ve toprak altında kalmış taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları ise örenyerinde sürdürülen bilimsel Arkeolojik kazılarla açığa çıkarılmaktadır.
Ani Örenyerinde ilk arkeolojik kazılar 1892-1916 yılları arasında Gürcü asıllı Rus arkeolog Nikolai Marr tarafından başlatılmış, 1940-1943 tarihleri arasında Prof. Dr. Kılıç KÖKTEN’in yüzey araştırmaları ve sondaj kazılarıyla devam etmiş daha sonra 1965-66 tarihlerinde Prof. Dr Kemal BALKAN’ın kazıları ile 1989 yılında başlayan ve 2005 yılına kadar devam eden Prof. Dr. Beyhan KARAMAĞARALI’nın yaptığı kazılarda ve 2007-2010 yılları arasında Prof. Dr. Yaşar ÇORUHLU başkanlığında yürütülen kazılarla sürdürülmüş, 2014-2018 yıllar arasında Prof Dr. Fahriye BAYRAM başkanlığında ki bir ekip tarafından kazılar devam etmiş, 2019 yılında ise Kars Müze Müdürlüğü başkanlığında Kafkas Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr.Öğrt.Üy. Muhammet ARSLAN ve ekibinin bilimsel katılımıyla kazı çalışmaları yapılmıştır. Arkeolojik kazılardan çıkarılan ve Kars Müzesi’nde sergilenen Bu eserler pişmiş toprak vazolar başta olmak üzere madeni eserler, sikkeler, cam eserler ve taş eserlerden oluşmaktadır.
Örenyerinde yaklaşık 100 yıldır devam eden yüzey araştırması, sondaj ve Arkeolojik kazı çalışmaları buradaki yerleşimin Kalkolitik dönemden başlayarak Yeni Çağ’ortalarına kadar kesintisiz devam ettiğini göstermektedir. Kafkaslardan Anadolu’ya girişte İpek yolu üzerinde bir ticaret kenti olan ve büyüyerek Ortaçağda yaklaşık 20.000 insanın yaşadığı bir şehir haline gelen Ani şehri en parlak dönemini de 10.yüzyıl ile 13.yüzyıllar arasında yaşamıştır. Bu dönemde antik şehirde şehri çevreleyen ve 5 km’den oluşan surların içerisinde saraylar, kiliseler, camiler, hamamlar, bezir değirmenleri, dükkânlar, konutlar v.b. yapılar inşa edilerek önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Ani Örenyerinin 1. ve 3. arkeolojik sit alanı olarak kapsadığı yaklaşık 540 hektar büyüklüğündeki alanın 85 hektarlık bölümü surlarla çevrilmiş, Ani Şehir yerleşmesi olup diğer alanlar ise sur dışındaki yerleşmelerin bulunduğu Bostanlar Deresindeki mağaralar başta olmak üzere değişik yapılardan oluşan bir kompleksler bütünü ile bunun çevresinde yer alan içerisinde kaya resimlerinin yer aldığı arkeolojik kalıntılar ile mezarlıklar ve düz yerleşmeler de bulunmaktadır.Örenyeri içerisindeki Ateşgede tapınağı ile başlayıp kiliseler ve camilerin içerisinde yer aldığı dini mabetler Ani Şehrinin kültür turizmi ile birlikte inanç turizmini simgelerken şehir surları dışındaki arkeolojik kalıntılar ile birlikte Arpaçay Vadisi içerisindeki şelale ve doğal güzellikler Ani’nin yayla turizmini de ön plana çıkarmaktadır.
15 Temmuz 2016 tarihinde UNESCO Dünya Kültür Mirası Asıl Listesi’ne dahil edilen Ani; içerisinde barındırdığı arkeolojik ve doğal değerleri nedeni ile kültür turizmi, inanç turizmi, yayla turizmi bakımından Ülkemizin turizme açık en önemli arkeolojik merkezlerinden biri olup, bu özellikleri sürdürülen bilimsel arkeolojik kazılarla ortaya çıkacak kültür varlıkları ve Ani’nin öteki yüzündeki keşfedilmeyi bekleyen yeni yerlerin bulunması ile önemini giderek artırmaktadır.
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler