Letoon’da bulunan arkeolojik kalıntılar, kutsal alanın M.Ö. 7. yüzyılda kurulduğunu göstermektedir. Arkaik ve Klasik Dönemler'de (MÖ 7 – 5) Anadolulu bir tanrıça ve bir Nymphe (su perisi) kültünün olduğu bilinmektedir. Helenistik Dönem'de görülen Yunanlaşma eğilimi ile bu kültün yerini Leto Kültü almıştır. Bu dönemde Letoon, Likya Birliği’nin kutsal alanı haline gelmiştir. Likya, sırasıyla Perslerin, Karyalıların ve Yunanlıların (önce Ptolomaioslar ve sonra da Rhodos) egemenliğine girmiştir.
Tanrıça Leto, kızı Artemis ve oğlu Apollon’a adanmış yan yana 3 adet tapınak bulunmaktadır. Ayrıca Leto Tapınağında 1973 yılında bulunan üç dille yazılmış, MÖ 4. yüzyıla ait kitabenin bir yüzünde Aramice, diğer yüzlerinde ise Grekçe ve Likçe yazı bulunmaktadır. Likçe yazılarda, Karya ve Likya satrabı olarak Pixodares`in MÖ 358’de ilk kez yönettiğini, Hekotomnid sülalesi ile Likyalılar arasında iyi ilişkiler kurduğunu, Likya’ya Archon ve Xanthos’a vali gibi memuriyetlere adamlarını tayin etiğini yazmaktadır.
Kalıntılar ve ele geçen kitabeler buranın dinsel ve politik bir alan olduğunu göstermektedir. Alanın merkezinde yan yana üç tapınak görülür, ancak hiçbirinde zemin tabakasının daha üstünden kalıntı ele geçmemiştir. Doğuda kayalık sırta doğru 27,90x15,07 metre ölçülerinde 6x11 sütunlu bir peristlos’u olan Dor Düzeninde bir tapınak yer alır, tanrı Apollona adanmış olan tapınak, M.Ö. 2. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenmektedir. Tapınak, pronaos, cella ve opisthodomostan oluşur; cella duvarları yarım sütunlarla süslenmiştir. İlerde batıya doğru, daha erken bir tarihe ait olan ve daha büyük, Ion Düzeninde 30,25x15,75 metre ölçülerinde Tanrıça Leto’ya adanan bir tapınak daha bulunmaktadır. Bu tapınak diğerine göre daha iyi korunmuştur ve parçaları büyük bir bölümünün rekonstrüksiyonunun yapılmasına olanak vermektedir. Bu tapınağın da 6x11 sütunlu bir peristylos’u ve cella duvarlarında yarım sütunları bulunmaktadır. Söz konusu iki tapınağın arasında ise, 8,20x8,70 metre ölçülerinde diğer tapınaklardan daha küçük ve daha erken tarihe ait tanrıça Artemis’e adanan bir tapınak daha bulunmaktadır. Tapınakların güneyinde, M.S. 7. yüzyılda terkedilmiş olan, bazilika şeklinde bir kilise bulunmaktadır.
Ana tapınağın güneyine ve batısına doğru yapılan kazılarda kutsal bir kaynak ile bağlantılı olan büyük bir Nymphaion ortaya çıkartılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda inşa edilmiş dikdörtgen bina büyük ve yarım daire şeklinde kaplamalı bir tekne ile sınırlanmakta ve kuzeyde iki yarım dairevi eksedra içermektedirler. M.S. 3. yüzyıla tarihlenen Nymphaion, daha erken bir Helenistik yapının yerine yapılmıştır. Kazı çalışmaları çoğunlukla su altında yürütülmüş ve büyük bir bölümü de günümüzde su içinde kalmıştır. Bu yapının bir bölümü 6. yüzyıl kilisesinin altında kalmıştır.
Alanın kuzeyinde büyük ve iyi korunmuş Helenistik Dönem'de yapılmış bir tiyatro bulunmaktadır. Kuzeybatıya cephesi olan cavea, yarım daireden daha büyük olup, orta kısmı tepe yamacının kesilmesi ile inşa edilmiştir, uç kısımları ise düzgün yüzeyli duvar örgüsünden oluşur. Bir daizoma vardır. Bunun iki tarafındaki kemerli geçit cavea’ya açılır.
Antik Kentte bulunmuş olan üç dilli yazıtta, Grekçe, Aramice ve Likçe dillerinde yazılmış metin yer almaktadır. Bu yazıt tapınakların doğusunda kaya tabakasının altında ele geçmiştir. Yazıtta, Kaunoslu Tanrı Basileus için Ksanthos’ta kurulan bir kültten söz etmektedir. Bu, efsanevi bir şehir kurucusu olan, Miletos’un oğlu Kaunos’un tanrılaştırılmasıdır. Onun kültü, Kaunos’ta ‘kral’ unvanı altında Roma Dönemi'ne kadar süregelir ve MÖ 4. yüzyılda Maussollos’un erkek kardeşi Piksodoros’un satraplığı döneminde de var olduğu ispatlanmıştır. Yazıtta aylık ve yıllık kurbanlardan bahsedilir, kurallara karşı çıkanların Leto ve çocukları ile Nympheler önünde suçlu sayıldığı anlatılır.
Strabon, Letoon’un nehrin ağzından 10 stadion ve Ksanthos’tan 60 stadion uzaklıkta olduğunu söyler. Verdiği ilk ölçü doğru olabilir çünkü kıyı çizgisi Antik Dönem'den bu yana değişmiştir ancak Ksanthos’a 60 stadion ise doğru bir bilgi değildir.
Şehirde M.S. 8. yüzyıldan sonrasına ait kalıntı izi görülmez. Arap akınlarının başlaması ile kentin terk edildiği düşünülmektedir.
Letoon Antik Kenti 1988 yılından beri UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunmaktadır.
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler