Yerleşimi M.Ö. 3000’lere kadar uzanan Yalova bölgesinde M.Ö. 2000’lerde Hititlerin, 1200’lerde de Friglerin izleri görülür. Sıcak su kaynaklarının keşfedilmesi; hamam ve kaplıca yapılarının inşası ise Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenir. 1302’de Osmanoğulları’nın kontrolüne geçen bölge, “Cihannümâ Kaplıcaları” adıyla tanınır. Hemen her dönem sevilen ve tedavi amaçlı ziyaret edilen Yalova termal bölgesi hem halk hem de padişah ve ailesi için bir dinlenme ve kaplıca merkezi olur. Sultan Abdülmecid’in annesi Bezm-i Âlem Valide Sultan da hastalığı esnasında tedavi amaçlı bir süre burada kalır ve kendisi için günümüze ulaşmayan bir köşk ve hamam inşa edilir. Sultan II. Abdülhamid döneminde kaplıcalar elden geçirilerek otel ve lokanta başta olmak üzere yeni yapılar inşa edilir. Günümüzde sosyal tesis olarak kullanılan Genel Sekreterlik binası, Cumhuriyet döneminde Yaverlik Köşkü olarak kullanılan ahşap bina ve sinema-kafeterya bu dönemin yapılarındandır. 19. yüzyılın sonunda yenilenen ve genişletilen tesisler, II. Meşrutiyet döneminde bir süre yabancı yatırımcılar tarafından işletilir. 1929’da Atatürk’ün Termal’i ziyaretine kadar kendi halinde kalan bölge, aynı yıl burada inşa edilen Atatürk Köşk’ü ile yeniden ilgi odağı olmaya başlar.
Atatürk Köşkü’nün İnşası ve Mekân Kullanımı
İnşasını Seyr-i Sefâin İdaresi’nin üstlendiği köşk, 425 m2 üzerindedir ve 38 günde tamamlanır. Önce “Reis-i Cumhur Köşkü” daha sonra “Atatürk Köşkü” adıyla anılır. Cumhuriyet dönemi Türk sivil mimarlığının erken örnekleri arasında yer alan köşk, kareye yakın dikdörtgen planlı ahşap bir yapıdır. Bodrum ve çatı katı ile birlikte dört katlı olup, dört salon, on yedi oda ve dört banyodan oluşur. Yangına karşı önlem olarak köşk içinde mutfağa yer verilmemiştir.
Belirli bir düzen içerisindeki bahçesi ormanlık alan ile bağlantılıdır. Bahçede; Sekoya, Boylu Mazı, Ihlamur, Gürgen, Saplı Meşe, Sarı Çam, Ağlayan Çam, Palmiye gibi uzun ömürlü ağaçlar yer alır.
Köşkün giriş bölümü, bir holle şeref salonuna bağlanır. Oradan, sol taraftaki iki kapıyla yemek ve toplantı amaçlı kullanılmış büyük salona geçilir. Giriş Salonu’nda yer alan tablo Cumhuriyet dönemi ressamlarından Nurettin Niyazi (Ergüven)’e aittir. Simetrik yerleştirilmiş iki Japon Arita vazo ise mekândaki diğer göz alıcı eserlerdendir.
Şeref Salonu Atatürk’ün yaşadığı yıllarda önemli kararlara, devlet işleri hakkında görüş alışverişi yapılan uzun sofra sohbetlerine ev sahipliği yapmıştır. Yaz aylarında öğle yemeklerinin yendiği, kahvelerin içildiği mermer kaplı geniş bir terası vardır. 20 kişilik masası ceylan derisi sandalyeleri salonun önemine işaret ederken mekânda yer alan bilardo masası Dolmabahçe Sarayı’ndan getirilmiştir. Salonun çıkışında yer alan radyo Amerikan malı R.C.A markalıdır.
Koridorun devamında servis ve hizmetli odaları ile Yemek Salonu’nu tamamlayan servis asansörü bulunur. Girişin sağındaki koridora açılan, birbirine geçişli iki oda ve banyoya sahip bölümde, Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım’a aittir. Üst kata bağlantıyı sağlayan merdiven başında Osmanlı döneminde Mısır’dan gelme abanoz ağacından oyma kaideli pirinç kâse yer alır.
Köşkün birinci katında Atatürk’ün çalışma, dinlenme, oturma odası ve banyo bulunmaktadır. Atatürk’ün manevî kızları Afet İnan, Sabiha Gökçen, Rukiye Erkin ve Zehra Aylin hanımların kullandıkları oda ve banyolar da bu kattadır. Odalara açılan üç koridorun çevrelediği salon, köşkün sakinleri için, ortak kullanıma uygun bir buluşma mekânı olduğu gibi, aynı zamanda yakın misafirler için de bir kabul yeri işlevine sahiptir.
Köşkün tefrişi büyük ölçüde Millî Saraylar Müdürlüğü’ne bağlı saray ve köşklerden seçilmiş mobilyalarla yapılmış, mefruşatı ise İstanbul Beyoğlu’ndaki birkaç mağazadan temin edilmiştir.
Müze Ev Olarak Kullanımı
1930’da inşası tamamlandıktan sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından 24 Temmuz 1930 tarihli kararnameyle milletin malı olarak korunmak üzere Milli Saraylar Müdürlüğüne dahil edilmiştir. Uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Köşkü olarak yabancı misafirlerin konuk edildiği ve Cumhuriyet tarihinin bazı önemli kararlarının alınıp planlandığı yer olarak ayrı bir önem taşır. 15 Mayıs 1983 tarihli 14971sayılı kararla korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edilen yapı, 2008-2012 yıllarında restore edilmiş olup, günümüzde TBMM idaresinde halkın ziyaretine açık müze ev olarak hizmet vermektedir.
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler