Akdamar Adası, Türkiye’nin Van ve Bitlis İlleri arasında bulunan Van Gölü’nün içinde yer alan ikinci büyük adasıdır. Yüzölçümü 70.000 metrekare olan adanın toplam kıyı uzunluğu 3 kilometreyi bulmaktadır. En yüksek noktası, deniz seviyesinden 1912 metre yüksekte bulunan adanın batı uçlarında yüksekliği 80 metreye ulaşan dik kayalıklardır.
En eski kaynaklarda adanın adı, Gevaş bölgesinde hüküm süren Ermeni Rştuni sülalesine atfen Rştunik Adası olarak geçmektedir. 705 yılında Vard Rştuni’nin adada öldürülerek Rştuni beyliğine son verilmesinden sonra ada ve yöresi, daha önce Başkale’de (Ağbak) hüküm süren Ardzruni sülalesinin eline geçmiştir. 908’de I. Hacik Gagik Ardzruni bazı Ermeni ve Müslüman Beyleriyle anlaşarak Gevaş’ta (Vostan) kendini Vaspuragan Kralı ilan etmiş ve adada kral bir kilise yaptırmaya karar vermiştir.
Akdamar Adasındaki Surp Haç Kilisesi, Kudüs’ten İran’a kaçırıldıktan sonra 7. yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç’ın bir parçasını barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik’in emriyle 915-921 yıllarında Keşiş ve Mimar Manuel tarafından inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari açıdan Orta Çağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap’tan alınma sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde eşsiz bir konuma sahiptir.
Ermeni Kralı Gagik’in bu kiliseyi yaptırmak için bütün civar medeniyetlerin saraylarından mimar ve ustalar getirdiği bildirilmektedir. Bu sebeple Akdamar Kilisesi’nde Bizans, Sasani, Abbasi ve Türk mimari izlerinin de bulunduğunu vurgulamaktadır. Yapının dışındaki taş kabartmalarda İncil ve Tevrat’tan alınan dini konuların yanı sıra, dünyevi konular, saray hayatı, av sahneleri, insan ve hayvan figürleri tasvir edilmiştir. Bu kabartmalarda Orta Asya Türk sanatının yoğun etkilerini taşıyan 9. ve 10. yüzyıl Abbasi sanatının etkilerini görmek mümkündür. Kilise duvarlarının iç yüzeyleri günümüzde hemen hemen kaybolmaya yüz tutan dini konulu fresklerle bezenmiştir. Bu duvar resimleri yöredeki en kapsamlı ve en erken tarihli örnekler olarak ayrı bir önem taşırlar.
Bu müzede etkinlik yok
Tüm Etkinlikler