13.08.2024
5 Dakika
Ege Bölgesi, mavinin en güzel tonlarındaki sahil şeritleri ile tarihî zenginliklerin kucaklaştığı önemli yapılara ev sahipliği yapar. Bir kısmı UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan örenyerleriyle bu bölge, tüm dünya için kültürel bir hazine sandığı değerindedir. Günümüze kadar ayakta kalmış her taşın, sütunun ve kabartmanın altında yatan binlerce yıllık tarihi hissetmek, antik medeniyetlerde tiyatronun rolünü keşfetmek, geçmişi bugüne taşıyan bu topraklarda büyülü bir serüvene adım atmak için Ege Bölgesi’nde mutlaka görmeniz gereken 5 antik tiyatroyu sizler için derledik.
Kaunos Örenyeri, geç keşfedilmesine rağmen arkeoloji alanında son derece aydınlatıcı bilgilere ulaşılmasını sağlamış bir antik kenttir. Günümüzde Ege’nin modern tatil beldelerinden Dalyan'ın hemen dışında yer alan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi alanlarından biri olan Kaunos, MÖ 4. yüzyılda kurulur ve balıkçılık, incir yetiştiriciliği, hayvancılık ve deniz ticaretiyle gelişir.
Nüfusu 4.000'den az olan kentin tiyatrosu 5.000'den fazla kişiyi barındıracak kapasitededir ve antik Roma mimarisinin dikkate değer bir örneğidir. Kentin kazılarından elde edilen sonuçlar, bu antik tiyatronun beş farklı inşa ve dönüşüm aşamasından geçtiğine işaret eder. Kaunos’un tiyatrosunda inşa edilmiş en erken sahne yapısı, daha önce Küçük Asya'daki tiyatrolarda rastlanmayan bir özellikle, her iki yanda da paraskenia'ya sahiptir. Antik kentte keşfedilen bu ve benzeri bulgular da antik tiyatro mimarisi ve tarihinin incelenmesine önemli bir katkı olmuştur.
Kütahya’nın Çavdarhisar ilçesinde yer alan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kabul edilen Aizanoi Örenyeri, antik Frigyalı Aizanitis halkının başlıca yerleşim merkezidir. Helenistik Dönem'de zaman zaman Bergama'ya ve Bithynia'ya bağlanan kent, M.Ö. 133'te Roma hâkimiyetine girer. Bu dönemde, tahıl ve yün üretimi sayesinde zenginleşmesiyle ünü bölge sınırlarını aşar.
Kentin toplamda 33.500 kapasiteli stadyum-tiyatro kompleksinin yapımı, araştırmalara göre M.S. 3. yüzyılda tamamlanır. Dünyada bir benzeri daha olmayan antik tiyatro, Aizanoi’nin ihtişamının bir göstergesidir. Ayrıca ziyaretçileri büyüleyen süslemeleri ve güçlü akustik sistemi de dikkat çeker.
Günümüzde İzmir’in iç kesimlerinde kalan Bergama Akropolü, bölgenin coğrafi koşulları nedeniyle bir tepe üzerine kurulmuştur. Bu nedenle de benzersiz bir kent düzeni ve planlamasına sahiptir. Bölgede doğal bir düzlük olmadığı için arazi teraslamasına gidilmiştir. Zamanla eski teraslar yeni terasların içinde kaybolduğu için de kazı çalışmalarında yerleşim yerlerinin tespiti zor olur ancak belirlenebilen en eski yerleşim yerleri M.Ö. 7.-6. yüzyıllardan kalmıştır.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Akropol’ün, yamaçta konumlandırılmış 10.000 seyirci kapasiteli tiyatrosu antik çağın en dik tiyatro yapılarından biri olarak bilinir. Akustik ve mimari açıdan dikkate değer bu tiyatro, Akropol’de ve genel Bergama bölgesinde ziyaretçileri en çok etkileyen eserlerden biridir. Roma hâkimiyetinde parlak bir dönem yaşayan Bergama’da çağımızda çok geniş bir alanda gerçekleştirilen kazı çalışmaları, Akropol’dekinden daha düşük kapasiteli başka tiyatro yapılarını da farklı ölçülerde ortaya çıkarmıştır ve bunların bir kısmı da ziyarete açıktır.
Muğla ilinin Bodrum ilçesinde bulunan Bodrum Antik Tiyatrosu M.Ö. 4. yüzyıla tarihlenir. Antik Halikarnassos kentinin kuzeyinde, nekropol olarak kullanılmış Göktepe’nin güney yamacına yaslanmış görkemli bir yapı olarak dikkat çeken antik tiyatro, eşsiz bir kent ve deniz manzarasına sahiptir.
10.000 kişi kapasiteli olduğu düşünülen yapı, Roma İmparatorluğu öncesi tiyatroların özelliklerini taşır. Tarihsel işlevi günümüzde de korunan antik tiyatro, sadece ziyarete açık olmakla kalmayıp 3.100 kişilik kapasitesiyle sanatsal ve kültürel etkinliklere de ev sahipliği yapar. Siz de Bodrum tatilinizde bu antik tiyatroyu gezebilir ve keyifli etkinliklere katılarak tarihsel bir yolculuğun tadını çıkarabilirsiniz.
Denizli ilinin Pamukkale ilçesinde bulunan Laodikeia Örenyeri, Seleukos Kralı II. Antiokhos Teos tarafından M.Ö. 3. yüzyıl ortalarında kurulur. Stratejik konumuyla ekonomisi güçlenen kentte, yapılaşma ve nüfus da artar. İnsanın olduğu yerde canlanan kültür ve sanat faaliyetleri de kente Helenistik ve Roma medeniyetlerine ait, Batı ve Kuzey olmak üzere iki tiyatro yapısını katar.
Helenistik döneme tarihlenen Batı Tiyatrosu, doğal zemine oyularak inşa edilir ve 8.000 kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Roma İmparatorluğu’ndan kalma Kuzey Tiyatrosu da yine doğal zemine oyularak yapılır. Parados duvarları ve taşıyıcı sistemleri, bölge coğrafyasıyla uyumlu olarak travertenden inşa edilir. Yapılan incelemeler, sahne cephesi ve cavea'ların tamamen mermerden yapıldığını, ayrıca kavisli sahneye ve geniş orkestra alanına sahip bir yapının bulunduğunu gösterir. Son araştırmalar, oturma basamaklarında yazıtların ve bir numaralandırma sisteminin olduğunu da ortaya koyar. Bu da kentte belirli kişilere ayrılmış özel yerlerin olduğuna işaret eder. Tüm bu özellikleriyle UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde kendine yer bulan Laodikeia Örenyeri hakkında daha detaylı bilgi edinmek isterseniz “5 Soruda Kazı Alanları: Laodikeia” başlıklı blog yazımızı okuyabilirsiniz.