Türkiye’nin UNESCO Alanları: Pamukkale Hierapolis Ören Yeri

10.03.2023

5 Dakika

Türkiye’nin UNESCO Alanları: Pamukkale Hierapolis Ören Yeri

Türkiye, adeta bir sanatçı rolüne giren doğanın kendi eliyle oluşturduğu benzersiz güzelliklere sahip. Bu güzelliklerden biri de Türkiye’yi görmek isteyen hemen herkesin bir şekilde karşısına çıkmış olan Pamukkale travertenleridir. 200 metre yüksekten Çürüksu Ovası’na dökülen yüksek mineralli suların havayla teması ile oluşan ve doğanın yarattığı fantastik bir banyoyu andıran travertenler, birçok gezgin için mutlaka görülmesi gereken yerler listesinde yer alır. 

Pamukkale travertenlerinin yanı başında bulunan Hierapolis Ören Yeri ise bu alanın yalnızca günümüzde değil, binlerce yıl öncesinde de insanlar tarafından değerli bulunduğunu kanıtlar. Doğanın sanatçı yüzünü gösterdiği Pamukkale travertenlerine, binlerce yıl öncesinin insanlarının eklediği kültürel bir değer olarak karşımıza çıkan Hierapolis Ören Yeri, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almasıyla da insanlığın ortak mirasının benzersiz bir parçası olduğunu kanıtlar. Gelin isterseniz bu büyüleyici antik kenti biraz daha yakından tanıyalım.  

Kutsal Bir Şifa Merkezi

MÖ 2. yüzyılda Bergama Krallığı’nı yöneten Attalid Hanedanı tarafından kurulmuş olan Hierapolis, termal bir tesis olarak işlev görür. Aynı dönemde yün yıkama ve kurutma amacıyla da kullanılan kentin yakınındaki termal kaynaklar, arazinin doğal özelliklerinden yararlanılarak ve karmaşık su taşıma yapıları inşa edilerek bölgeye dağıtılır. MS 60 yılında gerçekleşen bir depremle yerle bir olan Hierapolis, Roma İmparatorluğu tarafından yeniden inşa edilir. Antik kentte günümüze ulaşan yapılar da bu dönemden kalmadır.

Dinsel pratiklerle iç içe geçmiş bir şifacılığın merkezi olan Hierapolis, sağlık problemlerine çare arayan Antik Çağ insanlarının uğrak yeri olur. Günümüzde kalıntıları bulunan 3 antik hamam, kentin sözünü ettiğimiz bu özelliğinden günümüze miras kalan yapılardır. Bu yapılardan biri olan Büyük Hamam günümüzde arkeoloji müzesi olarak kullanılmaktadır. 

Hierapolis’in en görkemli yapılarından biri olan tiyatrosu da görülmeye değer bir eserdir. Bezemelerinde Bergama sanat ekolünün izlerini taşıyan tiyatro, oldukça iyi korunmuş, mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır. 

Hierapolis, hamamların ve tiyatrosunun yanı sıra Ploutonion isimli, tanrı Pluto’ya adanmış bir kutsal alana da sahiptir. Bölgede termal aktivite sonucu zehirli gazlar çıkaran bir mağaranın üzerine inşa edilmiş olan alanın Pluto’nun hakimiyetinde yer altındaki Ölüler Diyarı’na bağlı olduğuna inanılmıştır. Bu kutsal alan üzerine ilerleyen yıllarda, günümüzde kalıntılarının görülebileceği Apollon Tapınağı inşa edilmiştir. 

Hierapolis

Aziz Philip’in Mezarı

Roma ve öncesinin pagan inançları bakımından kutsal bir alan olduğu anlaşılan Hierapolis, erken dönem Hristiyanları açısından da kutsal olarak kabul edilir ve dinsel bir merkez halini alır. Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Philip’in burada öldürülmüş olması ve azizin mezarının yer aldığı Martyrium’un burada bulunması kentin Hristiyanlar açısından kutsal kabul edilmesine sebep olur. Erken Hristiyanlık döneminden bir katedral, vaftiz teknesi ve Direkli Kilise’yi de barındıran antik kentin kuzeybatı surlarının dışında yer alan Aziz Philip şehitliği görülmeye değer bir yapıdır.

Hierapolis’in iki yanında sütunlu revaklarıyla önemli kamu yapılarının ve uç kısımlarında anıtsal kapıların yer aldığı geniş ana caddesi de günümüzden yüzlerce yıl öncesinin kent yaşamını zihninde canlandırmak isteyenler için oldukça elverişli bir mekandır. Ana caddenin uç kısımlarında bulunan ve zafer takı biçiminde olan anıtsal kapılar, bu antik şifa merkezine gelenlerin karşılaştığı ilk manzarayı görebilmemizi sağlar. Ayrıca kentin çevresinde yer alan ve içinde 2000’den fazla mezar yapısı barındıran nekropoller de yüzlerce yıl önce gelip geçenlerin dünyaya bıraktığı izleri görmenize yardımcı olur. 

Dünyanın mutlaka görülmesi gereken doğa harikalarından biri olan Pamukkale travertenlerinin yanı başında yer alan ve kaynağını ondan alan bu Hierapolis Ören Yeri; hem binlerce yıl süren dinsel değişimin katmanlarını izleyebileceğiniz bir kutsal hem de bu alanla iç içe geçmiş bir antik tıp geleneğinin izlerini yakalayabileceğiniz bir mekan. Hierapolis’i ziyaret ettiğinizde siz de antik kent ve travertenlerin yakınlarında yer alan ve günümüzde hâlâ şifa kaynağı olarak kabul edilen termal kaynaklardan yararlanabileceğiniz tesislerde kalabilir, kültürel kazancınızın yanına sağlıklı bir dinlenceyi ekleyebilirsiniz.

Menu
English
Giriş