23.12.2023
5 Dakika
Dünyaca ünlü bir turizm şehri olan Antalya’nın, kendisi kadar ünlü ilçesi Alanya muhteşem plajlarının yanı sıra görülmeye değer birçok doğal ve kültürel varlığa da ev sahipliği yapar. Ünlü tarihçi Strabon’un “Kilikya’ya batıdan girildiğinde görülen ilk şehir” dediği Alanya, özel konumuyla tarih boyunca bölgeye hükmeden devletlerin önemsediği bir merkez olagelmiştir. İlçede, pek çok medeniyetin elinin değdiği bir kale ve ziyaretçilerine şifalı bir nefes alma imkanı sunan Damlataş Mağarası gibi benzersiz deneyimler vadeden birçok alan vardır. Bu yazımızda, Alanya’da yaşayabileceğiniz bu deneyimlerden 5’ini bir araya getirdik.
İlk yerleşim tarihi Helenistik Dönem’e kadar uzanan Alanya Kalesi, savunma kolaylığı ve korunaklı limana hakimiyeti dolayısıyla bir dönem Akdenizli korsanların da dikkatini çekerek onların hizmetine girer. Roma İmparatorluğu tarafından korsanların elinden alınmasıyla genişletilip yeni binalarla donatılan kale, Selçuklu Devleti egemenliğinde de gelişmeye devam eder. Bu dönemde limana, devletin deniz hakimiyetinde önemli bir rol üstlenen bir tersane kurulur ve surların içine bir saray, mescit, türbe yapıları ile sarnıçlar inşa edilir. Bizans döneminden kalan kilise ve şapellere de ev sahipliği yapan Alanya Kalesi, sahip olduğu muhteşem manzaralarla mutlaka görülmesi gereken bir yapıdır. Alanya Kalesi hakkında daha fazla bilgi almak ve kaleyle ilgili dokunaklı bir efsaneyi öğrenmek isterseniz “Alanya Kalesi ve Eleni’nin Gözyaşları” başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.
1948 yılında taş ocağı açmak üzere gerçekleştirilen kazı çalışmaları sırasında keşfedilen mağara, sarkıt ve dikitlerin oluşturduğu benzersiz atmosferiyle görülmeye değer bir doğal oluşumdur. Mağaraya, sarkıtlarından günümüzde dahi damlayan su dolayısıyla Damlataş ismi verilmiştir. Havasının astım gibi rahatsızlıklara çok iyi geldiği düşünülen mağaraya yapılan ziyaretlerin önemli bir bölümü, sağlık turizmi kapsamında gerçekleştirilir. Türkiye’nin turizme açılan ilk mağarası da olan Damlataş, değişmeyen 22 santigrat derecelik ısısı ve %95 nem oranıyla size sağlık dolu nefesler sunmak için ziyaretinizi bekliyor.
Antik Kilikya bölgesinin batı sınırında yer alan Syedra’nın adı, Roma İmparatoru Tiberius’un MS 1. yüzyılda bastırdığı sikkelere dahi yazılmıştır. Kalıntılarından, surlarla çevrili olduğu anlaşılan kente, günümüzde hâlâ ayakta olan batı kısmındaki anıtsal kapıdan geçerek girilir. Su ihtiyacı güneybatısında yer alan Sarnıç Mağarası’ndaki kaynaktan karşılanmış olan şehirde, su depolama havuzları ve küçük sarnıçlar bulunur. Erken Hıristiyanlık döneminde dinsel amaçlarla da kullanılan mağaranın duvarlarında bu temayı yansıtan freskler de vardır. Syedra Örenyeri’nde tiyatro, tapınak, bazilika, kilise, ev ve dükkan gibi yapıların yanı sıra tabanında yer yer mozaik kalıntılarına rastlanan ve çok görkemli bir yapı olan hamam da görülebilir. Temelleri MÖ 7. yüzyıla uzanan ve MS 13. yüzyıla kadar kullanıldığı düşünülen Syedra Antik Kenti’nde, eski çağlarda insanların nasıl şehirlerde yaşadıklarına dair çok fazla fikir edinebilirsiniz.
MS 2. yüzyıldan kalma bronz döküm Herakles heykeliyle ünlü olan Alanya Müzesi’nde Paleolitik Çağ’dan başlayan bir kronolojik kesitte cam, bronz ve pişmiş topraktan üretilmiş gündelik eşyaların yanı sıra mezar hediyeleri, takılar ve heykeller de sergilenmektedir. Müze aynı zamanda farklı dönemlere ait oldukça zengin bir sikke koleksiyonuna sahiptir. Alanya Kalesi’nde keşfedilmiş eserlerin sergilendiği bir salonun yanı sıra Gemi ve Denizcilik salonunun da bulunduğu müze, modern interaktif müzecilik uygulamaları ve çocuklara arkeolojiyi tanıtmak için tasarlanmış bölümüyle de ziyaretçilerin ilgisini çeker. Özellikle de Gemi ve Denizcilik salonunda dümen başına geçerek interaktif biçimde antik bir gemiye kaptanlık etme uygulaması, çocuklara oldukça eğlenceli bir deneyim sunar.
Adını Antik Mısır’ın son Helenistik kraliçesi olan Kleopatra’dan alan plaj hakkında, kraliçenin burayı yüzmek istediğinde kullandığını, hatta bunun için Alanya Kalesi’nden plaja kadar uzanan bir tünel yaptırdığını anlatan efsaneler vardır. Alanya’nın batısında 2,5 km boyunca uzanan Mavi Bayraklı plaj, cam gibi berrak deniz suyu ve incecik kumuyla gerçekten de bir antik zaman kraliçesinin zerafetini yansıtabilecek niteliktedir. Türkiye’nin Akdeniz kıyılarındaki en özel sahil şeritlerinden biri olan bu plaj, yüzmek, güneşlenmek ve manzaranın keyfini çıkarmak için tercih edilebilecek en etkileyici yerlerden biridir.