8.07.2022
5 Dakika
Türkiye’nin en büyük şehirlerinden biri olan Gaziantep, insanlık tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Mezopotamya ile Akdeniz Bölgesi’nin kesiştiği bir noktada yer alır. Dünyaca ünlü fıstığı ve bu fıstık kullanılarak yapılan yöreye özgü tatlıları ile de ünlü olan şehir, zengin gastronomi kültürüyle Türkiye’nin lezzet başkenti olarak da düşünülebilir.
Elbette, tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir bölgede yer alan bir şehrin benzersiz bir tarihi dokuya ve insanlığın ortak mirasından muhteşem parçalara sahip olmaması mümkün değil. İnsanlığın henüz avcı-toplayıcı bir yaşam sürdüğü Paleolotik Çağ’a dair yerleşim izlerine ev sahipliği yapan Gaziantep’te; Hitit, Mitanni, Asur, Med, Pers, Selevkos ve Roma Dönemi’nden kalma tarihi eserlere rastlanır. Tüm bu Antik Çağ medeniyetleriyle birlikte İslam Uygarlığı, Mümlûk, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu’na ait eserler de Gaziantep’in tarihi ve kültürel değerleri arasında yer alır. Gelin, Türkiye’nin metropol tanımını hak edecek bir kültürel çeşitliliğe sahip bu şehrinde tarihi ve kültürel varlıkların yoğunlaştığı 5 yeri birlikte tanıyalım.
Şehir merkezine ayak bastığınız ilk anda dikkatinizi çekecek kadar heybetli bir yapı olan Gaziantep Kalesi, bu değerli kültürel varlıklardan sadece biridir. Günümüzden 6000 yıl öncesine uzanan kalıntıların bulunduğu bir höyük üzerinde yer alan kalenin, MS. 2. ya da 3. yüzyılda Romalılar tarafından bir gözetleme kulesi olarak inşa edildiği ve zaman içinde geliştirildiği düşünülmektedir. Türkiye’nin günümüze kadar ulaşmış en dikkat çekici kalelerinden biri olan yapı, Gaziantep’te görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
Şehir sınırlarında yapılan arkeolojik kazılarda elde edilen tarihi eserlerin sergilendiği Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. 1944 yılından beri faaliyet gösteren müzede Neolitik Dönem’den heykel formunda bir insan figürü, Kommagene Krallığı’nın kurucusu I. Antiochos’un heykelinin başı, Hurrilerin gökyüzü ve fırtına tanrısı Teşup’u işlendiği taş levha gibi önemli eserleri görme şansını bu sayede yakalayabilir ve tarihte keyifli bir yolculuğa çıkabilirsiniz .
Gaziantep’in en etkileyici yerlerinden biri de Merzimen Çayı ile Fırat Nehri’nin birleştiği yüksek kayalar üzerindeki bir tepede bulunan Rumkale’dir. Muhteşem bir akarsu manzarasına sahip olan ören yeri, Aziz Nerses Kilisesi ve Barşavma Manastırı’na da ev sahipliği yapar. Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Yohannes’in buraya yerleştiği, hatta İncil’in kopyasını burada bir mağarada sakladığı gibi anlatılar Rumkale’yi Hıristiyanlık tarihinin önemli mekânlarından biri haline getirir.
Gaziantep’te bulunan Yesemek Açık Hava Müzesi de MÖ. 1300’lü yıllara tarihlenen, dönemin en büyük taş ocağı ve heykel işleme atölyelerinden birinin kalıntılarına ev sahipliği yapar. Günümüzden yüzlerce yıl önce, oldukça organize bir biçimde faaliyet gösterdiği anlaşılan taş ocağı ve heykel atölyesinde; taşların ocaktan kesilmesi, yontu taslaklarının hazırlanması ve tamamlanmasına ilişkin tüm evreler takip edilebilir. Elbette, burada yapılan pek çok yontu örneğinin de görülebildiği açık hava müzesi, İlk Çağ sanatının sadece örneklerine değil üretim biçimine ilişkin de bilgilere rastlanabilecek bir açık hava dersliği niteliğindedir.
Roma sanatının korunduğu bir zaman kapsülünü andıran Zeugma Arkeolojik Alanı’nı görmeden Gaziantep’ten ayrılmak olmaz. Antik kentin Fırat’a uzanan yamaçlarında konumlanmış Roma villalarını görmek için Zeugma Arkeolojik Alanı’nı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Bu villalardan çıkarılmış muhteşem mozaikleri görmek için ise arkeolojik alandan biraz uzak olsa da Zeugma Mozaik Müzesi’ni de gezi rotanıza eklemeyi unutmayın.
Zeugma Arkeolojik Alanı hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak ve Zeugma’da nasıl bir deneyim yaşayabileceğinize dair fikir edinmek için blog yazımızın yanı sıra Turkish Museums Youtube kanalındaki "Uncovering: Zeugma" isimli videomuzdan da yararlanabilirsiniz.