12.02.2024
7 Dakika
Asya ve Avrupa’yı birbirine bağlayan eşsiz konumuyla yüzlerce yıl boyunca birçok açıdan önemini korumuş ve insanlık tarihinin en büyük imparatorluklarına başkentlik yapmış İstanbul, dünya üzerinde kültürel miras olarak değerlendirilen varlıkların yoğunlaştığı coğrafyalardan biridir. İstanbul, bir yerleşim yeri olarak iki bin yılı aşkın süredir biriktirdiği bu varlıkları günümüzde devasa bir metropol olarak muhafaza etmeyi sürdürür. Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan miras kalan benzersiz silüeti bu şehir, her yıl milyonlarca insanın yaşamak istediği bir kültürel deneyimin başrolündedir. Yüzlerce yıl boyunca güzelliği dillere destan olan ve insanların görmek için yanıp tutuştuğu kentin en çarpıcı kültürel varlıkları İstanbul’un Tarihi Alanları adıyla UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne de dahil edilmiştir. Bu yazımızda, dünya üzerinde eşine kolay kolay rastlanmayacak atmosferi ve kendine has ruhuyla tarih boyunca insanlar için bir cazibe merkezi olmuş bu alanları sizlere kısaca tanıtacağız.
Bu alan, yüzyıllar boyunca İstanbul’un asıl yerleşim bölgesi olan tarihi yarımada içindedir ve her yıl dünyanın dört bir tarafından milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Sultanahmet Camii ve çevresindeki diğer muhteşem eserleri sınırlarında barındırır. Bu eserlerden biri de dünyanın en önemli mimari yapıları arasında yer alan ve ayakta olduğu süre boyunca önemini asla yitirmemiş bir kutsal yapı olan Ayasofya'dır. İstanbul’un yüzlerce yıllık zengin tarihini anlatan eserlerin yoğunlaştığı bu alanda Küçük Ayasofya Camii, Aya İrini Kilisesi ve Topkapı Sarayı gibi mutlaka görülmesi gereken göz alıcı tarihi yapılar bulunur.
Mimar Sinan tarafından tasarlanmış ve 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin doruk noktası sayılabilecek Süleymaniye Camii ve Külliyesi ile Şehzade Camii ve Külliyesi etrafında konumlanmış bu alan, Vefa ve Vezneciler gibi tarihi semtleri içine alır. Roma İmparatorluğu döneminden kalma Bozdoğan Kemeri’nin kayda değer bir bölümünün de yer aldığı alanda, sonradan camiye dönüştürülen Kalenderhane Camii ve Vefa Kilise (Molla Gürani) Camii gibi tarihi yapılar da bulunur. Alanda geleneksel konut dokusunun korunduğu bölgelerin yanı sıra sarnıç ve mahzen gibi tarihi altyapı ögelerine de rastlanır.
Zeyrek Koruma Alanı, Haliç’e hâkim bir yamaç üzerindedir ve 12. yüzyılda Pantokrator Manastırı Kilisesi olarak inşa edilen, ilerleyen yıllarda da camiye dönüştürülen Molla Zeyrek Camii ile çevresindeki sokakları içerir. Doğu Roma mimarisinin günümüze ulaşmış en önemli örneklerinden biri olan bu yapı, İstanbul’un fethinden sonraki ilk yıllarda medrese olarak kullanılmış, Fatih Külliyesi’nin inşasıyla birlikte camiye dönüştürülmüştür. Bölgenin Haliç ve Atatürk Bulvarı’na doğru eğimli teraslarında Doğu Roma döneminden kalma sarnıçlar ve mahzenler bulunur. Molla Zeyrek Camii’nin önündeki Çukur Çeşme ve Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan Çinili Hamam da alanın görülmeye değer tarihi yapıları arasındadır. Ayrıca sayısı yüzü bulan ve bir kısmı İstanbul’un en eski konutları olma özelliğini taşıyan yapılar da Osmanlı mimarisinin ve eski İstanbul kent dokusunun en iyi örnekleri arasındadır.
İstanbul’da tarihi yarımadayı çevreleyen surlar ile surların yakın çevresini kapsayan bu alan, bu muhteşem kenti yüzyıllar boyunca işgalcilerden başarıyla koruyan yapıların yanı sıra kalabalık grupların kente giriş ve çıkış yaptığı kapıları da içerir. Geçmişte de dillere destan bir şehir olan İstanbul’a adım atan ziyaretçileri büyüleyen bu kapılar günümüzde İstanbul’un kimi tarihi semtlerine isimlerini vermiştir ve üstlerindeki kitabeler, dini simgeler, yeniçeri armaları gibi simgelerle oldukça ilgi çekerler. Bu kapıların yakınlarında Osmanlı ileri gelenleri tarafından inşa ettirilmiş birçok külliye de İstanbul’un eşsiz tarihinden görülmeye değer yapılarıdır.
İnsanlık tarihinin en önemli ve en etkileyici şehirlerinden biri olan İstanbul’un tarihi çekirdeğini oluşturan bu alanlar, korudukları kent ruhu ve yüzlerce yılın kokusunu taşıyan benzersiz atmosferiyle ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim vadediyor. Her santiminde, her köşebaşında, hatta adımlarınızı attığınız zeminin altında dahi yatan tarihiyle gizemli bir yolculuğa çıkmak isteyen milyonlarca insana kucak açan İstanbul’u siz de mutlaka ziyaret etmelisiniz. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan İstanbul’un Tarihi Alanları ise bu gezinizin başlangıç noktası olmayı fazlasıyla hak ediyor. Türkiye’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan diğer değerlerini de merak ediyorsanız, bu eserlerin birkaçını tanıttığımız 2024’te Türkiye’de Görmeniz Gereken 5 UNESCO Alanı başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.